27 Kasım 2018 Salı

karalama: bir

I.
Doğum diyorum buna: zayıf, çelimsiz bir gölge
bu dağın eteklerine düştü. 
Bir kazın sırtında, rüzgar da bu anı bekler gibi sakin.

II.
Çıt çıkarmadı. Alevler içinde, gözlerindeki anlatıyı döktü:
Yeterince aşağılanmış, zedelenmiş kaçtığı yerde.
Tellerle çevrili etrafı ve inancı kazınmış. Güvensizliği zırhı.
Kırmızı gözlerle fark ettiriyordu, sımsıkı tutuyor içindeki dehşeti

Çünkü ne kadar acıdır kim bilir,
Dünyaya gelmek, kaçarken başka bir dünyadan.

III.
Fısılda dedim. Fısılda. Böyle bulursun ancak 
yolunu k a r a n l ı k t a. 

Bileklerinde kemikten çivileri. Bir kaz tüyü düştü toprağa. Kaybettirdi kendini, vadideki rüzgarın kıvrımına uydu. Beyaz bir körlük sonra...

IV.
Ben kaldım yalnızca içlerinde insanların,
Ben kaldım alevler içimde. Kafamda k a n l ı bir taçla çıt çıkarmadım.
Bir duru su gibi döktüm anlatıyı: Fırtınayı araladı, kapanmak istemeyen göz kapaklarım. 

Uçurumlar göz korkutur yalnızca, 
insanın kendi içine düşüşüdür acı olan!