20 Ağustos 2018 Pazartesi

karalama: bataklık mektubu

imge
        çılgınlıktır.

I.
kafes içinde yürüyorum hep
sadece benim mi başımın üstünde mutsuz yağmurlar?
sen yine de beni o köprünün üstünde hatırla
rüzgar ıslığının arasında duy sıcaklığımı,
yoksa anlamı kalmaz ağlatamam seni usulca

II.
beni boyumu aşan dalgalara attın
yaşamak dedin: inancın olduğu kadar yükündür sırtında

inanmıştım göreceğime aydan doğmuş gibi,
bembeyaz çukurlarıyla yüzünün
zamanın ötesinden gelip duracağına

şimdi bundan,
sırtımda yüküm
yüzün.

III.
güneşi batırmakla bitmiyormuş meğer, ölüm varsa yakanda
kaçamıyorsun aslından, özünden
çakılı kalıyor mıh gibi gözlerin boşluğa
boşluktan geleni göreceğim diye,
boşluğa gideceğim, boşluğun arasından
boşluklar kadar ağır işte
batırdın iğneyi
yaşamın zayıflığına.

IV.
isimler
isimler koptu bir bir

adını kaybettim, ve her şeyin adıydı kaybolan.
yeniden doğmuş gibi baktım dünyaya: nerenin cehennemiydi burası?
anlamını kaybetti kulağımda duyumlar sonrası

uzaklaştım, adım adım dışına doğru bir şarkıyla
ıslık tutturmuşum dilimde, ıslık denmemeli.
geç kalmışım, geç denmemeli.

V.
şimdi bütün aşklar,
                              şimşekler beni uykumdan uyandıran
asa, kızıl denizi ikiye yaran
ilahi bir ışık fotoğrafa giren
bütün sevgililer yan yana yatan mezarlarında
:adın.

VI.
hatırlamak, içinde bulduğun külleri üflemek/miş
külüm yoktu benim,
küldüm zaten yoktu içimde bana ait
kan üfledim
k a n kokusu duydum zamanda beni korkutan
inan bana artık dönüşü yok çembersel sesinin
duyumu aldıktan sonra.

VII.
gidiyoruz iki sıra duvardan geçip
köklendi zaman olduğu yerde
sıçradı yerinden güneş
ben adına uygun dünya icat edeyim
sen eşyalarını topla
yağmurunu getir ve kesilmiş uykumu
bir bıçakla zarfın ortasından
geçen gece şeridinde.

VIII.
aşağıdan bir ses:
tanrının yükselttiğini
                                 ben düşüreceğim

IX.
gökleri saran, ağaçtı
yerden, topraktan
çıkan, uzayan.

X.
neydi yaşanmamışlığı
zor eden yaşama?

döşemelerin arasından
çatlaklardan sızan
boğazımda
yalnız odada
kemiklerimden geçen
olduğun yerlerin 
boşluğu
değil
miydi
beni boğan?

XI.
istila ediyor beni gece
en ince anımı yakalayıp
yakmaya başlıyor
parmaklarımdan başlayıp
ve biteceği yok görünürde

XII.
gözlerimden çıkıyorsun
ellerimden taşıp 
dağılıyorsun sokağa
bunun da b i t e c e ğ i  y o k görünürde

XIII.
yaşamak sancısına
tutunan bir uçurum
yakarışı:
-düşürme beni
daha derinine
korkuyorum
karanlıktan ve
unu
tul
mak
tan-

XIV.
bütün sıkıntılarımı kurutuyorum
yazarak bunları
isterim ki
uyanın: dünya denilen kabustan

uyanığım ben hiç olmadığım kadar
benim hikayem başka
yazgım başka bu ağaçların altında:
titreyen ellerden, ipte sallanan yüzlerden başka.
ışıldayan gülüşlerinden güzellerin
üstünden geçen yollardan dağların
başka.

XV.
ben atladım o ateşe
peygamber değilim ayrıca
dönüşmeyeceğini bile bile çiçeğe
ve bekledim dönüşmesini yine.

XVI.
yoktu sonra, gülün dikensiz
kaldığı. sevemedim burayı bundan.

bu dünyaya hiç de inanmamıştım oysa

yine de bana kalan,
giderken bozuk bahçelerinden dünyanın
göğsümdeki görünmez taştır sadece.

XVII.
içimde güvelenen:
biliyor oluşum başından beri
sonunun böyle olacağını

gerileceğimi çarmıha
atlayacağımı yangına.

XVIII.
tanrı da değil beni kurtaracak olan,
güzel çiçek de. bırak elindeki solgun 
bulutu ve sözlerimi dinlet herkese:

sevgilimi öldürsün elinde olan
yağmurlar yağsın üstümüze
temizlensin: kiri dünyanın yüzümden
-ki bakabilsin kayıtsızca gözlerime