Kalabalıklarda yürüyordun
ve böyle kalabalıklardan sıyrılıp kendin oluyordun
Olağan duruşlu griliğin arasından
ilahi bir ışıktı saçtığın.
Çit çekilmiş duygulara,
işlenmiş perdelerin arasından,
güneşin yükselmesinden önceydi
bir şehir sana yüz tutmuş, görüyordum:
Karartılar yürüyordu
beyazlığın üstünde
tırpanlanmış derime
tuz taşıyordu.
Yağmalanmış insan akını, boğulmuş
geçmişimi burada bırakacağım,
taşıması zor.
Rüzgarla, saçılan yapraklarla
balıkçı ağına takıldı ellerim,
gitmemek için dövüşen bir hayvan
vardı içimde.
Dövüşüyordu yıldızların altında
beş yıldız öldü, derinime sakladım.
Kalabalıklar arasına almadı, olsun!
Onlar yürürken, aralarında
dans etmeye niyetim yoktu.
Ayın en sivri çıkıntısıyla,
delik oydum karnıma.
Doldur içimdeki boşluğa evreni
gidiyoruz
buradan,
görünmeyecek beklediğim rüya.
