çok kolay düşüyoruz ortasına
kargaşanın, aşkın, dürtülerin
bir gece arsız sunulardan geçip
göğsüne sımsıkı bastırdığın alacalı düşünsel
imgesel bedenin
sevgin,
yaşanılası en güzel yanın
alt üst olmuş her şey diyoruz
puslu hayatın dağınıklığını anlatırken
alt:
bataklığın ortasındaymışçasına çırpındığım yeryüzü,
keskin belirsiz puslu soytarının
hafif dokunuşlarla ağlatmasıydı.
parlat ve boya şimdi gökyüzünü
yeterince ağladık
üst:
sarı bir koltuğun ortasında
dumansız ve huysuz bir kedinin kıvrımını hatırlatır gibi
yalpalayan ve çember dünyanın
dışındayım, eğikliği yaratıyorum
söyle, ben sormadan hem
bahar geldiğinde mi hatırlanır bahçeler?
alt üst olmuş kurşuni göğün altında
ekseni kaymış resminin
kaderini yazıyorum;
her şey üst üste geldi,
ben altında kaldım.
antik bir ormanın bitişinde durup
hecelenen sesin duvardan yansıması
yerkabuğunun çöküntüleri
radyo dalgaları arasında
düşündüm:
onca insanın arasından
kimsenin hayatına çarpmadan
geçebildim
kimsenin hayatına çarpmadan
geçebildim