turuncu geceyi aydınlatan
alevler içindesin
dört yanında ahlar
dört yanında vurulanlar
yeşile
bir orman gibi
yeşile çalardı gözlerin
vermişim başımı çoban yastığına
tepemde cehennem sıcağı
uzanmışsın bir nehir yatağına
ve ben
gölgesinde bir ağacın
kuşları izlerim
keklikleri
karanlığın uyuttuğu ırmaklar arasında
yalın ayak koşup gelmişim sana
közlenmiş
dağlanmış yaram
sıyırır kabuğunu
akacak kan damarda durmaz
akar sımsıcak
akar yangınlar gibi
sana dökülür
uzanırım boylu boyunca
yanımda patlar silahlar
çapraz tüfekler kırılır
bir nehiri taşırım üstümde
baharı getirirsin memleketime
kırlangıçları
karanfilleri
ve ben
umudun rüzgarlarını taşırım
bir yerden bir yere
hangisiyle seslensem sana
devrim mi desem bahar mı
devrim desem
ağzımı yakan bir ah dökülür
içimden, en içimden bir ah
zencefiller, firavunlar devrilir
özgürlükçü olurum
bahar desem
güvercinler, ısırgan otları
saban sarısı
anamın ak sütü babamın alnının teri
tepede cehennem sıcağı
çatlamış susuz
uçsuz bucaksız
kurumuş
uçsuz bucaksız
kurumuş
toprağa dokunursun
nehirler patlak verir
ve ben
yıllarca bekledim
yıllarca bekledim
kaç kıştır baharı beklerim
gel artık
yokluğun
çiçeksiz baharlara benziyor