19 Mart 2017 Pazar

27. şartlar uygun değildi ve ben yine de seni seviyordum

“bir köşede öylece durup bekleyen her şey, bir süre sonra görünmez olur. 
ve birinin omzuna çarpıp, 
yere düşüp kırılana kadar fark edilmez.” 

aceleyle yan yana yazılmış iki kelime gibiyiz
aceleye getirilmiş bir hayatı 
yanlış yerden yaşamaya başlamışız
dedim ki yaşamak her zaman
nefes almak anlamına gelmez

anlamadılar...

bir şeyleri değiştirmeye çalışıyorum bir yerlerde
bir kadını sevmeye bileklerinden başlıyorum
bütün gidişleri aceleye getirip sadece sana yetişmek isterken
beş kere...
günde beş kere sana düşüyorum

uyuyor, düşünüyor ve her gün şu bardağa dolu tarafından bakmaya çalışıyorum

bugün bir trenin gidişini gördüm. aynı sana benziyor
bu monarşik düzende bir türlü bir araya gelemiyoruz
aceleye getiriyorum seni, gitmene içim elvermiyor 
şartlar uygun değil diyorum, bunun oluru yok 
günde beş kere seninle karşılıklı oturup konuşuyoruz
ve senin bundan haberin yok

beni sana getirmeyen yolların yol'luğundan da şüphe ediyorum. 

bir nehir yatağına uzanmışsın
denizler senden geçiyor, nehirler senden. 
bastığın yerlere basarak yürümek istiyorum bu dünyada
kaplamışsın dört bir yanımı bir dağ gibi, işin içinden çıkamıyorum
bütün her şeye sirayet ediyorsun. göğü kaplamışsın, yeri hiç sorma.
bugün yepyeni bir pencereden bakıyorum dünyaya, kalıcı olan tek şey yüzün
fotoğrafını çekeyim diyorum sesinin
şartlar uygun değil

birlikte hiçbir kadraja sığamıyoruz.

inanmazsın bugün taşlı yollardan gelmeye çalıştım sana
dedim şimdi bir taşın altında bulacağım kalbimi, az ilerisinde seni
günde beş kere sana inanıyorum, 
ve beş kere bu düzenin değişeceğine
şartlar uygun değil
ekmek kuyruklarının sonu gelmiyor, enflasyon yüzdedörtbuçuk arttı
zam şampiyonu yine mandalina oldu.

şartlar uygun değildi ve ben yine de seni seviyordum.


12 Mart 2017 Pazar

26. solitudinem

gözlerim kapalı yürüdüğüm yolsun
bütün yokuşlarını ve düşüşlerini ezbere bildiğim
ayağım takıldı diye düşecek değilim ki ben 
ipte yürüyen bir cambazsam
kokunu hissettim diye sendeleyecek değilim

ceplerimde biriktirdiğim kelimeler
çantama doldurduğum anılar
dedim fazla güvenmişsin bana tanrım
baksana yüküm kendimden ağır
tiz bir keman sesi 
bin yıllık uykusundan uyanan bir dağın heybeti 
zamandan hızlı geçebilir mi bir tren 
kanımda binbir feveran
dedi delirdin mi 
biraz caz biraz da teninin kokusu 
dedim elimi çabuk tut
bana yetmez yan yana uyursak
bir kurbağanın kış uykusu 
senin yanında zaman durmalı
veya yavaşlamalı 
kovalamasın artık akrep yelkovanı

hamal, sen de itiraz et
hakkını versin artık bir işveren
içimde bir orman 
ateşe verilsin hemen!
yeniden doğacağım küllerimden 
dedi canın yanmaz mı 
bir öksürük tuttu beni
dedim elimden bir şey gelmiyor
gözlerimi ovuştursam kaybolursun
dedi saçmalama
ben bir karıncayı bile incitemezken 
insanlar birbirlerinin hayallerini yıkıyor
dedim gözlerim doluyor
içimde, okyanusta kağıttan gemiler yüzdüren
bir adamın umudu 
aklıma geliyorsun 
eğilip bir çiçeği öpüyorum
saat üçeonkala *uyudu
dedi gözlerini kapatma
açmaya çalıştıkça kapanıyor
tersine inen kepenkler gibi
dedim konuş gözünü seveyim
bu sessizlik canımı sıkıyor

merdivene tırmanır gibi bu yokuş
sokaklar, caddeler, kaldırımlar
hepsi sana çıkıyor
bir yağmura yakalandım 
atkısız, şemsiyesiz, ceketsiz
hücrelerime kadar ıslattı beni
dedim aciz biriyim
kimseyi, hiçbir şeyi değiştirmeye gücüm yetmedi
kalktım masadaki bardağın yerini değiştirdim
dedi gidiyorum 
sessizce parmak uçlarında
parmak uçlarına düştüm
bir limonu dişler gibi...
kanım çekildi
dedim uzaksın 
sokak lambalarına rağmen parlayan yıldızsın
şehrin kalabalığının arasından görünen denizsin
dedi sus, uyanacaklar şimdi 
şarkıyı kapatma, üstümü çiz
bitir artık bu körelişi

dedim bu namütenahi bir sevgi 
öyle girift bir hâldeyiz ki
feriştahı gelse unutamam, söküp atamam içimden
bir zeytin dalı kırılıyor en ince yerinden
giderken topladığın 
saçlarının arasına sıkışıyorum
bir vazo kırılıyor sessizce
geride bıraktığın anıların altında eziliyorum
keşmekeş bir durum bu 
bir adaya düşsem yanıma alacağım üç şey ne olurdu
sen.
sen.
sen.
dedi manyak mısın,

dedim keşke sesini bir kavanozun içinde saklasaydım.

hülasa: bazıları gözleriniz açıkken vardır. bazıları gözlerinizi kapattığınızda yanınızda belirir. bazı insanları hayatınıza sığdırabilmek için kendinizi köşeye sıkıştırırsınız. ve bir adam zihninin içinde. elbette tartışabilir sevdiği kadın ile.

6 Mart 2017 Pazartesi

25. masalların okunmadığı bir gece

dışarıdaki kirli dünyaya karşı temiz tuttum seni içimde
masalların okunmadığı bir gece 
filtresine kadar içtiğim sigaram
inan seni anlatmaya yetmiyor bir dil, bir alfabe

dişlerimi sıkarak
ağlamanın ayıp olduğunu düşünen şu dünyada yaşamak
tek maçtan yatan hayallerim, ve yana batan ihalelerimin içinde,
düşünüyorum da ne güzel olurdu omzunda yaşlanmak!

babamın öğrettiği en güzel şey çakmakla gazoz açmak
bir kerpeten ile söküyorlar seni içimden
geride kalan boşluğa, tam şurası
okyanusu doldursam almıyor, bir bardak su döksem dolmuyor
ölemiyor olmanın serzenişi var, üstümde
ne de seyrek yağdın üstüme ince ince.
yağmur yağsa bir çöle, ıslatabilir mi toprağın derinini. ne işe yarar ki, küsmüşse toprak yağmurun gelmeyişine.
söylüyorum inanmıyorlar, bu kadar kirlenmiş ruhu temizleyemez bir kese!
senin adın, nisan ya da haziran. sen herkesin altını çizdiği bir cümle,
ben ise madalyonun ters yüzünde, hesaba katılmamış bir gol doksan(artı)dörtte.
dağın üstünden geçen yol, kayayı delen karanfil. 
birbirine doğru akan iki nehir, kavuşamayan denizine.
fotoğraflarını ezberledim, dişlerini de. 
minareyi çalacağım, kılıfı hazır. 
üstüne alınma tanrım, bu balığın kavuşma çabası denizine!

tarihi geçmiş biletlerim var, ya da yanlış yere kesilmiş.
bu kaçıncı otobüs binip sana gelemediğim.
bir gece seni görsem rüya yerine, inan sabaha çıkmak istemem
ilk sırayı almış maskeler küresel sermayede
tanıdığın insanları bile tanımıyorken mesela
inanabilir misin hâlâ gözyaşlarının sıcaklığına
hepsi suni çim, inanma betonların arasındaki yeşilliğe
buz tutmuş içim, tuz döksem aramızdaki buzlara da
hiç yokmuş gibi eriyip gider mi

ben ki, başa dönen zincir gibi
hatırladıkça yalnızlaşıyorum
yalnızlaştıkça düşünüyor
düşündükçe seviyorum
sevdikçe,
hatırlıyorum.