ve birinin omzuna çarpıp,
yere düşüp kırılana kadar fark edilmez.”
aceleyle yan yana yazılmış iki kelime gibiyiz
aceleye getirilmiş bir hayatı
yanlış yerden yaşamaya başlamışız
dedim ki yaşamak her zaman
nefes almak anlamına gelmez
anlamadılar...
bir şeyleri değiştirmeye çalışıyorum bir yerlerde
bir kadını sevmeye bileklerinden başlıyorum
bütün gidişleri aceleye getirip sadece sana yetişmek isterken
beş kere...
günde beş kere sana düşüyorum
uyuyor, düşünüyor ve her gün şu bardağa dolu tarafından bakmaya çalışıyorum
bugün bir trenin gidişini gördüm. aynı sana benziyor
bu monarşik düzende bir türlü bir araya gelemiyoruz
aceleye getiriyorum seni, gitmene içim elvermiyor
şartlar uygun değil diyorum, bunun oluru yok
günde beş kere seninle karşılıklı oturup konuşuyoruz
ve senin bundan haberin yok
beni sana getirmeyen yolların yol'luğundan da şüphe ediyorum.
bir nehir yatağına uzanmışsın
denizler senden geçiyor, nehirler senden.
bastığın yerlere basarak yürümek istiyorum bu dünyada
bastığın yerlere basarak yürümek istiyorum bu dünyada
kaplamışsın dört bir yanımı bir dağ gibi, işin içinden çıkamıyorum
bütün her şeye sirayet ediyorsun. göğü kaplamışsın, yeri hiç sorma.
bugün yepyeni bir pencereden bakıyorum dünyaya, kalıcı olan tek şey yüzün
fotoğrafını çekeyim diyorum sesinin
şartlar uygun değil
birlikte hiçbir kadraja sığamıyoruz.
inanmazsın bugün taşlı yollardan gelmeye çalıştım sana
dedim şimdi bir taşın altında bulacağım kalbimi, az ilerisinde seni
günde beş kere sana inanıyorum,
ve beş kere bu düzenin değişeceğine
ve beş kere bu düzenin değişeceğine
şartlar uygun değil
ekmek kuyruklarının sonu gelmiyor, enflasyon yüzdedörtbuçuk arttı
zam şampiyonu yine mandalina oldu.
şartlar uygun değildi ve ben yine de seni seviyordum.