31 Ağustos 2019 Cumartesi

Kusuyorum can havliyle

Resmedilmedi hiç bu ağrı
Sanki dünyayı doğuruyor
Ve senin etrafında döndürüyorum
çarpışmalardan habersiz

Ne yazık ki düşüyor elim
İçi boş bütün tuvallerin
Canavarın midesinde kayboluyor
Kavruluyor kendini unutup
Büyüyor hatıralarımda: her zamanın
sonunda, ben kendime bir ağla çevrili
               boğuluyor engin sularda

Bir alageyiğin boynuzunu ayırıp 
ellerime koydular rüyalarımda, neden?
Bir kırılgan midye kabuğuydum 
korkarak geldim yanınıza.

Boşa değil, boşa değil bu sancılar
İyi olanım en kötüsünden,
beyaz sıvalı mezarlardan farksız
—Soğumaktayım
Taş parçasıyım baş ucunda dikili.

Tok bir gürültüyle hatırlar ağaçlar yağmuru
Aşina olmadığımız duygular bizi ürpertir,
Susamış gölgeye dönüşeceğim zamanı gelince
O zamana kadar sessiz kum taneleri gibi hareket
edeceğim geceleri: geçmişimden kaçıp, 
                               geçmişimden kaçıp

Ürper şimdi ey gökkubbe, ey yeryüzü, 
ey cüceler dev zanneden kendini!
Kirinizden görünmüyor ruhunuzun fakirliği!

Bir uğultuyla hatırladım her şeyi:
Yeni doğmuş ulu atmaca gibi
yine yemeliyim solucanları 
ve öğrenmeli yine uçmayı.
Tüyü bitmeli üstümde varoluşun.

Bulut pelerinim, gizlemiyor artık
Yükseklerden kelimeler seçtim,
Çünkü ağır olmalıydı düşüşleri
Bir uğultu dedim,
sesleri doğurdum: —Lilith,
                                  Lilith;
                                  Bu benim doğumum!

Baştan yarattım kendimi
Yarınlar senin evin biliyorum!
Öldürmeli karımdan çıkan beni 
Yoksa idrak etmeli artık:
Aşina olmadıkları duygular bunlar,
En içimdeyken, nereden bilebilirdim kim olduğunu!
                          nereden bilebilirdim doğumunda
                          beni yaratacağını.