Bir münzevi anlatısı bu
Bir yabancı el tarafından yazılmış
Bir yabancı el tarafından yazılmış
-içinde olmayan hiçbir şeyin
sancısını yaşamazsın.-
sancısını yaşamazsın.-
Yağmur gibi omuzlarıma dökülen gece. Pencerelerinde herkes, bir saçak bulmuşlar süzülen bulutların altında. İzlenimlerini fısıldıyorlar kulaktan kulağa, bilinmeyen dilden yazgımı anlatır gibi. Yağmur gibi omuzlarıma dökülen gece ve sırtımdaki eğiklik, tabii ki taşıyabilmek için hakkını vererek bu kıvranan bedeni.
Hafif çalan müziğin etrafında dans edercesine,
neredeyse açılmış yaprakları, yabani otlarla bezeli bahçede
Hazır olsun kırgın miğferleriniz,
meyve—
—vermek
üzere—
—bu hüzün!
Bu gece, bu orman, bu ev, bu düşevurum
Sıkışıklığı saymazsak tavan arasındaki,
Bu beden en dolu, taşıması en güç.
Bu yüzden kustuğum kanı yutamam geri.
Dağıtabilseydim üzerinden bu garip, sisli havayı evimin. Dağıtabilseydim, kalkabilseydim altından,
tuzaklarından dünyada yürümenin: Aklımdaki her şeyin adına, yangın derdim.
Yatağımın altından kazıdığım düşleri bir defada yazacağım şimdi:
"Sirkte iki adam, ipteki,
Biri bir yandan, biri bir yandan
İllaki düşmeli biri, tamamla-
sı gerekiyorsa yolu diğerinin."
Zar zor tepeleri aşarken, uzaktan gördüğüm: buz bürümüş etrafını evimin. Ellerimin, veya ayaklarımın
ne denli düşman olduğunu anlatsam
bana, inanır mıydınız?
Kıpkırmızı gündü uyandığım fırtına ertesi.
Bir boğazı kavramış öldüresiye, sabahtı.
Kırmızıydı, sıcaktı, canlı mıydı? Ellerim, boğazımdaydı.
Olmayan insanların, olmayan kuşların kulağımda sesi
Burası ne benim, ne de ellerim bana tanıdık
Yanan gözlerim mi beni yanıltıyordu?
İncecik gün ışığı, dans ettiriyordu s ö n m e k t e o l a n ı.
Gerçek buydu: Benim ellerim,
hiçbir zaman gerçeği taşıyamayacaktı.
Peki ya ayaklarım? Beni sallantılı, kalabalık köşeye bıraktı. Kimdi bunlar ve neden mutsuzluğun simgesiydi her biri? Yüzlerinde binbir hayvan maskeli.
Yabancıydım çünkü yüzyıllardır biliyorum.
çünkü yüzyıllardır ateşi bilen suya sığındı.
çünkü yüzyıllardır suda boğulmayan ateşte öldü.
Kendi hayatımı yabancı bir taş gibi yonttum
Bu yüzden hep dedim ki;
Yol kesecekler, pusacaklar, yıkacaklar, rol kesecekler
Ama bu devrik cümlelerin altındaki,
insan iskeletini görmeyecekler.