çok yıllık bir oyunun
solmuş bilmem kaçıncı perdesi bu
örümcek ağlarına sarılı.
bir karabatak gibi tünemiş
suyun intihar ettiği yerde.
ben, inanmıştım genişliğine
göğün. ve bütün umutlarımı bağlamıştım
kuru ağaçlarına tanrının.
ben, inanmıştım genişliğine
göğün. ve bütün umutlarımı bağlamıştım
kuru ağaçlarına tanrının.
katlanmak bir kağıt gibi ve
yavaş geçişi yeryüzünden
kırık ayaklı kırk ayağın
kırık ayaklı kırk ayağın
inanalım bak bu kristalize tenin
erozyona uğrayan dağlar bir de
yer altı ışıkları, kalabalıkların büyük çemberselliği
ah tanrım!
nereden aklına geldi yaratmak bu benliği
ve ben şimdi köpürürüm
şimşeklerin ve kabaran çokluğunuzun arasında
içimde kuş ölüsü
kendi çokluğunuzda boğulun!
muazzam kanatlarını sakınma benden
ellerimi temize çek! –benliğimi
bir bir yok oluyor nehirler
söyle bana ey fildişi ve ayışığından yapılmış olan
hangi gök temize çeker bu kadar kiri !