Kendime zamansız cümleler bırakıyorum: Bir gün çok uzakta kalacak emin ol, bütün o ağırlıklar ve geçmişin, puslu bir yol ucu gibi gelecek sana. Kazandığın bütün o savaşlar da, kaybettiğin bütün o barışlar da senin içinde. Bir dünya içinde gezinmiyorsun görüyorum, bütün bir dünya senin içinde. Huzuru arıyordun ve dönüp durdun aynı yerde. Cennetin ve cehennemin ayrımı neresidir? Sıcağı hissettiğin mi yoksa içini ferahlatan sesleri duyduğun yer mi? Hangisine yakınsın şimdi? Biliyorsun, söylemiştin daha önce: Kaçıp gitmek de aynı yere, durup beklemek de.