zamaneylemsizlikleyüzsüzcenasıl
suçlamıştı!??
Kaplumbağalar kabuklarında
kayıp. Perdeden sızan
güneş silüeti—
sokaklarda adımlar kayıp.
Ekşimiş yüzler bakıp duran etrafa,
yelkovan, atlar rüzgarla koşturan
bir toplu saç kayıp. Ne güzel—
sessizce bakanlar yüzüme kayıp.
Aciz putlar kırıldığında
duyduğum hafiflik kayıp—
Ucube bir uçuruma döndü kelimelerim:
Kemir, kemir boydan boya çık içimden
Her şeyi aldın, bitir. Ben, zorunluyum kendime
bir cehennem gibi dönmüşüm yüzümü aynalara.
Kemir, kemir tükenmedi daha kır içimi.
Işık sızmıyor artık, garip bir tahta kokusu
duyuyor ancak burnum. Dibe çakılı,
ve söküp atmak imkansız, ben
zorbayım kendime. Ne büyük bir
kayıp zaman için, yaşanmamış bir hayat!
Kemir, kemir kusmak çaren değil,
bu bulantılar senin, karnın büyüdükçe
büyüyor içimde kanattığın gölgelerim.
Kendimi, yerini bilmediğim bir kutuya kapattım. Düşünceler: kelimelere döküldüğü an yitirir gücünü —en gizil silahı kaybolur: soyutluğu.— İstemem bir kutu içinde kaybolmayı. Dalların arasında kaybolmak isterdim, otururken bir salyangozun kabuğunda.
Sözümü duy: Kan ve irin akacak bu delikten, ışık giriyorsa içeri, yağmur da dolacak oradan. İnsan ancak büyümek için gerdiği derisinden, yırtılarak ayrılır. Ve her ayrılık acıdır, başlangıcı olduğu için yenilerin, ve farksız olduğu için eskilerden.
O yüzden mezarın kazılı burada, tam da—
yarısında hiçbir şeyin!
Sıcaklığı bakışların kayıp,
Tozları ardından gidenin
sessizliği, kıvrımı bir yol
ağzının kayıp.
Gezinen ve dans eden zihnimde
eller bir ağaca yaslanan, ışıklar
döküldüğü yerde kayıp.
ağaçkurdu,
ve
bir
ağaç
kayıp—
T a ş ı m a l ı y d ı beni salyangoz
izleyebilmeliydim yavaşlığıyla ey kayıp!
