bir kuşun dengesini bozabilecek bir yük
sırtımda
ister istemez durup seni izliyorum
-ya da yolunu kaybetmiş bir nehri-
ister istemez durup seni izliyorum
-ya da yolunu kaybetmiş bir nehri-
istemeden elin değiyor içimde duran bir şeye
kırılmaya da eğimliymiş kalbim
-tam kırılacakken son anda tutuyorsun-
kırılmaya da eğimliymiş kalbim
-tam kırılacakken son anda tutuyorsun-
izini kaybettirene kadar kaçmak istiyorum
bir yere
bir şeye
kuşlar göç ediyor bak böyle bir hüzün bu
-ve yeni bir umut-
-ve yeni bir umut-
sesinin olmadığı yerlerde bir şeyler kırılıyor
kırılmış şimdi bir yerde
bir şeyler
ve soruyorum kendime
sesinin
olmadığı yerde
ne işim vardı?
ve soruyorum kendime
sesinin
olmadığı yerde
ne işim vardı?
-sen-
bir şehrin mevsimi değiştiriyorsun
önümde uçurum kenarında daracık
önümde uçurum kenarında daracık
boylu boyunca uzanan yol
ve saçların uzamıştır
belki de kestin
belki de kestin
-sana güzel çiçek diyorlar-
bir ağacın gövdesini oyarcasına
kahpe bir bıçak
şurama
saplanan
bakma öyle bana
bakma öyle bana
kıyısı olan biriyim aslında
-ama-
-ama-
uçurumlara.