6 Aralık 2015 Pazar

5. mevsimler değişiyor

her yerden taşındım
bir kuşun dengesini bozabilecek bir yük
sırtımda
ister istemez durup seni izliyorum
-ya da yolunu kaybetmiş bir nehri-
istemeden elin değiyor içimde duran bir şeye
kırılmaya da eğimliymiş kalbim
-tam kırılacakken son anda tutuyorsun-
izini kaybettirene kadar kaçmak istiyorum
bir yere
bir şeye
kuşlar göç ediyor bak böyle bir hüzün bu
-ve yeni bir umut-
sesinin olmadığı yerlerde bir şeyler kırılıyor
kırılmış şimdi bir yerde 
bir şeyler
ve soruyorum kendime
sesinin
olmadığı yerde
ne işim vardı?
-sen-
bir şehrin mevsimi değiştiriyorsun
önümde uçurum kenarında daracık
boylu boyunca uzanan yol
ve saçların uzamıştır
belki de kestin
-sana güzel çiçek diyorlar-
bir ağacın gövdesini oyarcasına
kahpe bir bıçak
şurama 
saplanan

bakma öyle bana
kıyısı olan biriyim aslında
-ama-
uçurumlara.

20 Ekim 2015 Salı

4. içgüdü

seni o kadar seviyorum ki
keşke ellerimi sığmayan
cebime sığsan.

bir tufan geçiyor buradan
yanılmışız, en sağlam yerinden kopar ip,
ve koptu da.

şarkıyı kapatma,
yağmurun ıslaklığını unutma.


zincirin gücü en zayıf halkası kadardır, yaralarını kimseye gösterme
bir çiçeği koparmak için, bahçeleri ezme.

insana en uzak yer sırtıdır.
bir bardak bul, içini oy yalnızlığını doldur.

çok uzakta olup içini ısıtanlar var, hatırla.
okyanusta kağıttan gemiler yüzdür.

bana gelince
sana dünyanın balkonuna çıkmışsın hissini vermek isterdim 

ve çırpınmak kuşların uçma içgüdüsü
sen onlara uyma.

27 Eylül 2015 Pazar

3. ateş

içimdeki 
bu ateşi 
al
ısın


eğer bu ateş seni 

ısıtacaksa
yanmaya da 

razıyım

13 Ağustos 2015 Perşembe

2. bazı şeyler

bazı denizler okyanuslardan daha derindir
bazı yalnızlıklar diğer yalnızlıklardan daha büyüktür
bazı zamanlar dizlerinin üzerine düşmek, uçurumdan düşmekten daha çok acıtır
bazı insanlar içlerinde başka insanları yaşatır bazıları da öldürür
bazı bekleyişler koşmaktan daha yorucudur
bazı günler sessizlik sağır eder
bazı izler geçmez
bazıları kalabalıklar içinde tıklım tıklım yalnızdır
bazı acılar büyütür insanı
bazıları da çürütür

ben,
çürüyorum.

29 Haziran 2015 Pazartesi

1. çocuksu bir telaş

hüzünlü bir yağmur yağıyor
omuzlarında bir annenin şefkati ve bir baba ceketinin sıcaklığı

çocuksu bir telaşla cebime sıkıştırdığım ellerim
ve fotoğrafın

yolumuz uzun dışarıyı izlemeyi bırak

bana yaslan
dünya nuvole bianche söylüyor 
bense her durakta seni bekliyorum
ve seni
yani
kalbimin sokaklarında elleri ceplerinde yürüyen birini 
unutamam
bir ceket al üstüne dışarı çık 
insanlar telaş içinde koştururken 
sen ceketine sarılıp yağmuru hissetmek için duruyorsun
ve ben de seni hissetmek için duruyorum

tanrı seni var etmek için dünyayı yaratmış
okuman için kitapları ve oturup izlemen için kuşları
seni beklemem için 
istasyonları